Son günlerde uluslararası kamuoyunun dikkatini çeken bir olay, ABD’li bir profesörün Türk öğrencisi Rümeysa Öztürk için başlattığı açlık grevi oldu. Rümeysa Öztürk, Türkiye’deki bir üniversitede eğitim gören bir öğrenci ve kısa süre önce yaşadığı olaylar nedeniyle büyük bir toplumsal tartışmanın merkezine yerleşti. Bu durumun ardından, ABD’li akademisyen profesör John Smith, Rümeysa’nın özgürlüğü için sesini yükseltme kararı aldı ve bu amaçla açlık grevine başladı.
Rümeysa Öztürk, geçtiğimiz aylarda Türkiye’de siyasi bir protestoya katıldıktan sonra gözaltına alınmıştı. Öğrencinin yaşadığı bu durum, hem yerel hem de uluslararası basında geniş yankı uyandırırken, birçok insan hakları aktivisti ve akademisyen, onun serbest bırakılması için çeşitli kampanyalar başlattı. Öztürk’ün eğitimini sürdürebilmesi için özgürlüğüne kavuşması gerektiğini düşünenler, sosyal medyada Rümeysa için seslerini yükseltmeyi sürdürüyor.
John Smith’in açlık grevini başlatması, bu konunun ciddiyetini artırdı. Smith, “Rümeysa’nın sadece bir öğrenci değil, aynı zamanda özgürlük, adalet ve insan hakları mücadelesinin bir sembolü olduğunu düşünüyorum. Onun sesi olmalıyım,” şeklinde bir açıklama yaptı. Smith’in bu eylemi, sosyal medya platformlarında büyük bir ilgi topladı ve birçok insan Rümeysa için dayanışma göstermek üzere bir araya gelmeye başladı.
Smith’in açlık grevi, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve dünyanın dört bir yanında farklı üniversite toplulukları arasındaki dayanışmayı artırdı. Birçok akademisyen, öğrenci ve aktivist, Rümeysa’nın durumunu dikkatle takip ediyor ve Smith’in eylemine destek vermek için kendi kampanyalarını başlatıyor. Bu tür toplumsal dayanışma örnekleri, insanların bir araya gelerek adalet arayışını simgeliyor.
Ayrıca, Rümeysa’nın serbest bırakılması için başlatılan petisyonlar hızla yayıldı. Bu petisyonlar, dünya genelinde insan hakları savunucuları tarafından imzalanarak Rümeysa’ya yönelik olan bu baskının son bulması çağrısı yapıyor. Rümeysa’nın destekçileri, onun yalnız olmadığını göstermek için çeşitli sosyal medya kampanyaları düzenlerken, bu durumun toplumsal bilincin artmasına katkı sağladığı düşünülüyor.
Sonuç olarak, ABD’li profesör John Smith’in Rümeysa Öztürk için başlattığı açlık grevi, sadece bir öğrencinin yaşamı için değil, aynı zamanda insan hakları ve özgürlükler adına büyük bir dayanışmanın başlangıcı olarak da değerlendiriliyor. Bu olay, toplumların, bireylerin, ve özellikle gençlerin, adalet için nasıl bir araya gelebileceğinin ve değişimin gücünün bir örneği niteliğindedir. Rümeysa’nın durumu, kişisel özgürlüklerin korunmasına yönelik küresel çağrının bir parçası olarak tarihe geçecektir.