Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, uluslararası arenada artan anti-semitist söylemlere karşı sert bir mesaj verdi. Yılmaz, anti-semitizmle mücadelenin önemine dikkat çekerken, bu tür ayrımcılığın kökenlerinin büyük oranda Avrupa'ya dayandığını belirtti. Yılmaz, Türkiye’nin bu konudaki duruşunun net olduğunu ve her türlü ayrımcılığa karşı duracaklarını ifade etti. Son dönemde artan anti-semitist hareketlerin, sadece Jewish topluluklarını değil, tüm insanlığı tehdit eden bir durum olduğunu vurgulayan Yılmaz, aynı zamanda uluslararası toplumun bu konudaki sorumluluklarını da hatırlattı.
Yılmaz, konuşmasında Avrupa'daki anti-semitizm tarihine değinerek, bu sorunun köklerinin yüzyıllar öncesine dayandığını ifade etti. Orta Çağ'dan itibaren Yahudi toplumlarına yönelik ayrımcılık ve dışlama ile başlayan süreç, 20. yüzyılda soykırım boyutuna ulaştı. Bu tür söylemlerin günümüzde yeniden hortlamasının son derece tehlikeli olduğunu belirten Yılmaz, Avrupa’da yükselen aşırı sağ partilerin bu tür söylemleri kullanarak siyasi avantaj elde etmeye çalıştığını dile getirdi. Bu durumun, toplumsal barış ve hoşgörü açısından büyük bir tehdit oluşturduğunu söyleyen Yılmaz, Türkiye’de her zaman tüm inanç ve etnik grupların eşit haklara sahip olduğunu belirtti.
Yılmaz, Türkiye’nin tarihsel olarak çeşitli inanç gruplarını barındıran bir ülke olduğunu hatırlatarak, anti-semitizm konusundaki duyarlılıklarının daima yüksek olduğunu vurguladı. Bu konuda Avrupa'nın kendi iç meseleleriyle yüzleşmesi gerektiğini belirten Yılmaz, geçmişte yaşananların tekrar etmemesi adına uluslararası işbirliğinin önemine dikkati çekti. Hem ulusal hem de uluslararası platformlarda anti-semitizme karşı duracaklarını belirten Yılmaz, bu konudaki kararlı duruşlarının devam edeceğini ifade etti.
Yılmaz'ın bu açıklamaları, ziyaret ettiği bir etkinlikte yapılırken, katılımcılardan büyük bir destek gördü. Birçok sivil toplum kuruluşu da Yılmaz’ın açıklamalarını ve anti-semitizme karşı duruşunu destekleyen bildirimler yayımladı. Yılmaz, açıklamalarının ardından Avrupa’daki yetkililere de çağrıda bulunarak, ayrımcılık ve nefret söylemlerine karşı etkin önlemler alınması gerektiğinin altını çizdi. Yapılan bu açıklamalar, toplumdaki birçok kesimden takdir toplarken, anti-semitizmin her türlüsüyle mücadele etme noktasında Türkiye’nin kararlılığını göstermesi açısından önem taşıdığı ifade edildi.
Son olarak, Yılmaz’ın konuşması, Türkiye’nin uluslararası arenada etkin bir rol oynaması ve insan hakları ihlallerine karşı duruşunu güçlü bir şekilde sergilemesi açısından da önemli bir adım olarak değerlendirildi. Gelecekte bu tarz açıklamaların ve eylemlerin artması, toplumsal barışın sağlanması ve insan haklarının korunması adına önemli bir katkı sağlayacaktır.