Denizli'de yaşanan bir aile dramı, pek çok kişinin vicdanını yaraladı. Şizofreni hastası olduğu belirtilen bir doktorun, yatalak annesine uyguladığı şiddet sonucu yaşananlar, toplumda büyük bir infiale yol açtı. Olay, şehirde yaşayanların yanı sıra ülke genelinde de gündem oldu. Aile içindeki bu tür trajik olaylar, aile bağlarının ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Olay, geçen hafta Denizli’nin merkez ilçelerinden birinde meydana geldi. İddiaya göre, 40 yaşındaki doktor, birkaç yıldır yatalak durumda olan annesine şiddet uyguladı. Çevredeki komşuların sesleri duyması üzerine durumu polise bildirildi. Olay yerine gelen polis ekipleri, hastaneye kaldırılan kadının durumunu görmek için derhal müdahalede bulundu. Yapılan ilk müdahaleler sonrası yatan kadının komada olduğu tespit edildi. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak şu an bir tedavi sürecinde olan kadın hastanın durumu, kızı tarafından "korkunç" olarak tanımlandı. Doktorun, annesine nasıl bir şiddet uyguladığı, detaylı bir soruşturma sonrasında daha net bir şekilde ortaya çıktı.
Doktorun tedavi altında olduğu sağlık raporları da incelendi ve şizofreni teşhisi konulduğu belirlendi. Ailesinin de durumu bildiği ve doktorun düzenli olarak tedavi gördüğü belirtildi. Ancak bu durum, doktorun ruh hali üzerinde ne gibi etkiler yarattığı ve bu tür bir eylemin altında yatan nedenler konusunda birçok soru işareti oluşturdu. Şizofreni hastalarının bazen saldırganlık gösterme eğiliminde oldukları bilinse de, böyle bir eylemin tam olarak neden gerçekleştiği hâlâ gizemini koruyor. Üzerinde daha fazla durulması gereken bir diğer konu da, bu tür ruhsal hastalıklar yaşayan bireylerin, toplumda nasıl bir destek mekanizması ile karşılaştığıdır.
Bu trajik olay, Denizli genelinde büyük bir tartışmanın başlamasına neden oldu. Birçok vatandaş, hastalıklarını bahane eden bireylerin böyle ağır suçlar işlemesinin önüne geçebilmek için toplum ve sağlık sisteminin nasıl bir önlem alması gerektiğini sorguladı. Sosyal medya üzerinde de olay ile ilgili çok sayıda mesaj paylaşımı yapıldı. Özellikle aile içi şiddetin ciddi bir sorun olduğu ve ruhsal olarak sorunlar yaşayan bireylerin toplumdan dışlanmak yerine daha fazla desteklenmesi gerektiği vurguları yapıldı. Ayrıca olay ile ilgili hazırlanan haberler, Türkiye genelinde birçok haber sitesinde geniş yer buldu.
Özellikle kadınlara yardımcı olmak amacıyla oluşturulan derneklerin ve toplulukların, bu tür sorunların çözümünde ne denli etkin olabileceği tartışma konusu oldu. Şiddetin mağduru olan kadınların daha fazla desteklenmesi gerektiği ve yaşanan herhangi bir olumsuz durumda seslerinin yüksek sesle duyurulmasının önemi vurgulandı. Aynı zamanda, sağlık ve ruh sağlığı konusunda dönüştürücü bir reformun yapılması gerektiği, bu tür olayların önlenmesine yönelik acil bir ihtiyaç olduğu belirtildi.
Yaşanan bu olaya ilişkin şimdiye kadar kesin bir yargıya varılmamış olsa da, polisin ve mahkemenin durumu ciddi bir şekilde ele aldığı kaydedildi. Toplumun genelindeki endişenin ve merakın giderilmesi adına olayla ilgili gelişmelerin takipçisi olunacağı bildirildi. Gelişmeler sırasında, sağlık uzmanlarının da konuya dair dikkat çektiği bir diğer nokta, ruhsal bozuklukları olan bireylerin toplum içinde nasıl bir rehabilitasyon sürecine tabi tutulması gerektiği ve bunun ne denli önemli olduğu üzerine oldu.
Denizli'de yaşanan bu olayı unutmamak ve toplumda benzer durumların önünü almak adına, herkesin elini taşın altına koyması gerektiği noktasında fikir birliği sağlandı. Ayrıca, toplumun bilinçlendirilmesi ve duyarlılığının artırılması için gerekli eğitimlerin verilmesi gerektiği sonucuna varıldı. Yaşanan üzücü olayın ardından, henüz kesinleşmemiş bir suçlama ile birlikte tutuklanan doktorun durumu da merak konusu olmaya devam ediyor.