Uluslararası Para Fonu (IMF), yayımladığı yeni raporla küresel ekonomik istikrarı tehdit eden bir durumu gözler önüne serdi. Raporda, dünya genelindeki kamu borçlarının giderek arttığına ve bunun ekonomik büyüme üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekiliyor. 2023 yılı itibarıyla birçok ülkenin, pandemi sonrası toparlanma sürecinde kamu borçlarını kontrol altında tutmanın zorluklarıyla karşılaştığı belirtiliyor. Bu borç artışının öncü sebeplerinden biri olarak da COVID-19 pandemisinin yarattığı ekonomik şok ve hükümetlerin sağladığı mali desteklerin genişlemesi gösteriliyor. Ayrıca, savaşlar, iklim değişikliğiyle mücadele harcamaları ve artan sosyal ihtiyaçların da borçların yükselmesine katkı sağladığı ifade ediliyor.
IMF'nın 2023 yılı için öngörüleri oldukça çarpıcı. Küresel kamu borcunun 2022'de GSYİH’nın %96’sını geçmesi bekleniyor ve bu oran, 2021 yılında %93 civarındaydı. Bu artışın yalnızca gelişmiş ekonomilerle sınırlı olmadığını, gelişmekte olan ülkelerin de durumunun kritik düzeye ulaştığını gösteriyor. Düşük gelirli ülkelerin, borçlarının kaynağına bağlı olarak büyük bir mali krizle karşı karşıya kalma ihtimalleri oldukça yüksek. Bunun yanında, yüksek enflasyon ve artan enerji maliyetleri gibi faktörler de kamu borçlarını daha da artıran unsurlar arasında yer alıyor. Bu durum, birçok ülke için öncelikli sorun haline gelirken, IMF’nin “borç sürdürülebilirliği” temasını gündeme getirdiği bu rapor, ülkelerin bütçe yönetiminde daha dikkatli olmaları gerektiğini vurguluyor.
Küresel kamu borçlarının artması, ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda istihdam, sosyal hizmetler ve yatırım alanlarında da büyük darbelere neden olabilir. IMF uzmanları, bu durumun ülkelerin tasarruf ve yatırım yapma kapasitelerini kısıtlayarak, orta ve uzun vadede büyüme potansiyelini tehdit ettiğine işaret ediyor. Uluslararası ekonomik işbirliği ve ülkeler arası iletişimin önemi, bu raporda yeniden vurgulanan diğer önemli bir nokta. Gelirler üzerindeki baskının artırılması, vergi reformları ve kamu harcamalarının etkili bir şekilde yönetilmesi gibi adımlar, borçların sürdürülebilirliği için kritik öneme sahip. Dolayısıyla, ülkelerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde işbirliği yaparak, borç yönetimini daha etkin bir hale getirmeleri gerekiyor.
Sonuç olarak, IMF’nin raporu yalnızca sorunları gözler önüne sererken, aynı zamanda bu sorunlarla başa çıkmanın yollarını da sunuyor. Ekonomik istikrarın sağlanması, hem hükümetlerin hem de vatandaşların geleceğini doğrudan etkileyen bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Küresel kamu borçlarının artışı, tüm ülkeleri etkileyecek bir sorun olarak, önümüzdeki dönemde uluslararası kuruluşların ve hükümetlerin üzerinde yoğunlaşması gereken bir meydan okuma olmaya devam edecek. Borç yönetimi ve sürdürülebilir büyüme, ekonomik kalkınmayı desteklemenin yanı sıra, sosyal adaleti sağlamak için de gereklidir. Dolayısıyla, bu durum dikkatle izlenmeli ve gereken önlemler zamanında alınmalıdır.