Azerbaycan ve Ermenistan, uzun yıllar süren çatışmalardan sonra, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın aradığı barışı buldu. Kafkasya'da imzalanan bu yeni anlaşma, iki ülke arasında istikrarı sağlama yolunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Anlaşmanın sağladığı barış ortamı, sadece iki ülkenin ilişkilerini değil, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkelerle olan dinamikleri de etkileme potansiyeline sahip.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gerginlikler, özellikle 1980'lerin sonlarında başlamış olan Dağlık Karabağ bölgesindeki yerleşim ve yönetim sorunlarından kaynaklanmaktadır. Sovyetler Birliği'nin çöküşü ile bu bölgedeki etnik çatışmalar daha da büyüyerek, 1990'ların başında bir savaşa dönüşmüştür. Bu savaş sonucunda, Ermenistan, Dağlık Karabağ ve çevresindeki toprakları kontrol altına aldı. Yıllar süren ateşkes periyodu, zaman zaman alevlenen çatışmalara sahne oldu. Her iki tarafın da yaşadığı kayıplar, bölgedeki tansiyonun düşmediğini göstermektedir.
Son yıllarda, Rusya'nın, ABD'nin ve Avrupa Birliği'nin arabuluculuğunda yapılan diplomatik müzakereler, barış umutlarını yeşertmeye çalıştı. Ancak bu çabalar, bölgedeki jeopolitik güç dengeleri göz önüne alındığında her zaman başarılı olamadı. Trump dönemi, ABD'nin Kafkasya'daki rolünü artırmayı hedeflediği bir dönem olarak öne çıkmaktadır. Bu yazının odak noktası, Kafkasya'da imzalanan yeni anlaşmanın içeriği ve potansiyel etkileri olacaktır.
Trump, başkanlığı döneminde sadece Orta Doğu’da değil, Kafkasya bölgesindeki barış süreçlerinde de etkin bir rol oynamaya çalıştı. Bu anlaşma, Trump yönetiminin başarısı olarak değerlendiriliyor ve Biden yönetimiyle ilişkilerin nasıl şekilleneceği konusunda ipuçları veriyor. Anlaşma metninde, iki tarafın da karşılıklı olarak toprak taleplerinden vazgeçmesi ve barış tesis etme adına çeşitli güvenlik protokollerine uyum sağlama taahhüdü bulunmaktadır.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, anlaşmanın imza töreninde yan yana gelerek, iki ülkenin halklarına barış mesajları verdiler. Anlaşmanın temel unsurlarından biri, iki taraf arasındaki sınırların belirlenmesi ve kontrol altına alınmasıdır. Ayrıca, iki ülke arasında ekonomik işbirlikleri ve ticari ilişkilerin güçlendirilmesi için karşılıklı destek taahhütleri yer almaktadır. Bu kapsamda, ulaşım yollarının açılması ve enerji projelerinde işbirliği gibi maddeler de bulunmaktadır.
Öte yandan, anlaşmanın yalnızca bu iki ülkeyi değil, bölgedeki daha geniş bir coğrafyayı nasıl etkileyeceği de önemli bir meseledir. Zira, Güney Kafkasya’nın coğrafi konumu, petrol ve doğalgaz zenginliklerinin yanı sıra önemli ticaret rotalarının da buluşma noktasıdır. Anlaşmanın uygulanması, bölgedeki diğer ülkeler ile de ilişkileri geliştirebilir. Türkiye'nin Azerbaycan tarafındaki rolü ve Rusya'nın da Ermenistan ile olan tarihi bağı, bölgesel güç dengelerini etkilemekte ve anlaşmanın sürdürülebilirliği konusunda kritik bir nokta oluşturmaktadır.
Sonuç olarak, Kafkasya'da imzalanan Azerbaycan-Ermenistan anlaşması, uzun bir çatışma dönemini sona erdirebilir. Ancak, bu anlaşmanın kalıcılığının sağlanması ve kalıcı bir barış ortamının oluşturulması için tarafların iradesi ve uluslararası destek son derece önemlidir. Trump'ın aradığı barış, bu anlaşmayla birlikte Kafkasya'ya gelmiş gibi görünüyor. Ancak gelecekteki gelişmeler, bu barışın ne kadar sürdürülebilir olacağına dair sorulara yanıt verecektir.